-->

Çocuklarda gastrit ve ülser

Peptik ülser mide veya duodenumun (oniki parmak barsağı) iç yüzeyini döşeyen mukoza adı verilen dokunun bütünlüğünün çeşitli etkenlerle bozulması sonrasında ortaya çıkar. Yapılan çalışmalar erişkinlerin % 10’unda tüm yaşamları boyunca en az bir kez peptik ülser görüldüğünü göstermiştir. Genel bir inanışa göre çocuklarda ülserin pek sık olmadığı düşünülür. Hatta bazı hekimler bile “hadi canım çocukta da ülser mi olurmuş!” diyebilmektedir. Ancak, son 15 yılda tüm Dünya’da çocuk gastroenterolojisinin gelişmesi ve sindirim sisteminin içinin ayrıntılı olarak görülebilmesini sağlayan endoskop adını verdiğimiz aletlerin daha yaygın olarak kullanılması ile günümüzde çocuklara da peptik ülser ve gastrit (mide dokusu iltihabı) tanısı, erişkinlerdeki kadar olmasa da, sıklıkla konulabilmektedir.

Çocuklarda peptik ülser doğumdan itibaren her yaşta görülebilir. Stress yaratan durumlar, ağır hastalık hali, beyin ameliyatları, ağır yanıklar, aspirin ve benzeri antiromatizmal ilaçların uzun süre kullanımı ülser gelişimine katkıda bulunabilir. Ayrıca kalıtımın önemli rolü olduğu ve ülserli çocukların yakın akrabalarında da % 65’e varabilen oranlarda ülser sıklığı bildirilmektedir. Kan grubu 0 olanlarda da ülser sıklığı % 30 oranında artmış olarak bulunmuştur. Tek yumurta ikizlerinde de ülser sıklığının arttığı gösterilmiştir.

1983 yılında Warren ve Marshall isimli Avustralya’lı iki hekim peptik ülserli erişkin hastaların midelerinden alınan biyopsilerde sonradan “Helicobacter pylori” adı verilen bir bakterinin varlığını göstermişlerdir. Helicobacter pylori’nin çeşitli yollardan asit ve pepsinojen (proteinleri sindiren enzim) salgısını arttırdığı ve önce gastrit, daha sonraki dönemde de duodenumda ülser oluşturduğu yapılan çok sayıda çalışma sonrasında anlaşılmıştır. Önceki yıllarda “no acid, no peptic ulcus” (asit olmazsa peptik ülser olmaz) deyişi hekimler arasında yaygın olarak kabul görmekte iken günümüzde “no Helicobacter, no ulcer” (Helicobacter olmazsa peptik ülser olmaz) şekline dönüşmüştür.
1986 yılından bu yana karın ağrısı, kusma ve sindirim sistemi kanaması ile hekime başvuran çocukların midesinde de Helicobacter pylori varlığı gösterilmiştir. Bugün artık Dünya’nın birçok ülkesindeki hekimler tarafından erişkin ve çocuklarda görülen gastrit ve peptik ülserin en önemli etkeninin Helicobacter pylori olduğu bilinmekte ve peptik ülserlilerin midesinde Helicobacter pylori % 95-100’e varan sıklıkta tespit edilmektedir. Helicobacter pylori’nin gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanların midesinde gelişmiş ülkelerdekinden çok daha fazla oranda bulunduğu da son yıllarda kesin olarak anlaşılmıştır. Gelişmiş ülkelerde 10 yaş altındaki sağlıklı çocuklarda Helicobacter pylori enfeksiyonu nadiren görülmektedir. Halbuki Ülkemizde yapılan çalışmalar sonucunda sindirim sistemi yakınması olmayan çocukların % 20-50’sinde bu bakterinin varlığı gösterilmiştir.

Helicobacter pylori’nin insandan insana nasıl bulaştığı henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak ağız yoluyla bulaşabildiği düşünülmektedir. Bakterinin dışkıyla suya karışabildiği ve suda uzun süre canlı kalabildiği gösterilmiştir. Bazı ülkelerde, bulaşıcı sarılıkta olduğu şekilde, suyla salgın oluşabildiği yazılmıştır. Helicobacter pylori saptanan çocukların anne, baba ve kardeşlerinde de bakterinin bulunma sıklığı artmaktadır. Belki de bu nedenle bazı ailelerde ülser daha sık görülmektedir.

Peptik ülser veya gastritli çocuklar çeşitli yakınmalarla hekimin karşısına çıkabilirler. Bunların başında karın ağrısı gelir. Bu karın ağrısı göbek çevresinde veya daha yukardadır. Özellikle gece veya sabah erken saatlerde uyandıran ve yemekle azalan ağrı ülser için tipiktir. Yemekle artan ağrı ise gastriti düşündürebilir. Aslında karın ağrısı çocukluk çağında oldukça sık görülen bir yakınma olup hekime başvuruların önemli bir bölümünü oluşturur. Ancak klasik tanı yöntemleri ile olguların büyük kısmında belirgin bir neden bulunamaz. 1957 yılında Apley isimli bir ingiliz araştırıcı tarafından yapılan bir çalışmada karın ağrısı ile başvuran 1000 okul çocuğundan sadece % 10 kadarında bir neden tespit edilebilmiş ve geri kalanların “psikolojik” olabileceği kanısına varılmıştır. Ancak günümüzde tanı yöntemlerinin geliştirilmesi sonrasında bu “psikolojik faktörlerin” giderek azaldığı görülmektedir.
Peptik ülser veya gastritli çocuklar sindirim sistemi kanaması ile de hekime başvurabilirler. Bu çocuklara en erken dönemde endoskopi yapılarak kanama yeri ve nedeni gözle görülerek tespit edilebilmekte ve böylece etkin bir tedavi düzenlenebilmektedir. Gastrit veya peptik ülser ayrıca çocuklarda “gizli kanamaya” yol açarak kansızlık nedeni de olabilir.


Eğer peptik ülser tanısı zamanında konamazsa, yukarda da yazıldığı şekilde, gizli veya aşikar kanamaya, mide çıkışında darlığa veya mide veya onikiparmak barsağında delinmeye yol açabilir. Bu durum ilaçla tedavisi yapılabilecek bir hastalığın gecikme nedeni ile cerrahi girişim gerektirmesi sonucunu doğurur. Peptik ülser ve gastrit tanısında radyolojik yöntemler artık eskisi kadar sık olarak kullanılmamaktadır, çünkü % 50-60 oranında yalancı pozitiflik veya yalancı negatiflik gibi yanılgılara yol açabilmektedir. Günümüzde karın ağrısı veya sindirim sistemi kanaması ile başvuran çocuklarda tanı amacıyla en yaygın olarak kullanılması gereken yöntem endoskopidir. Yeterli dozda verilen sakinleştirici bir ilaç sonrasında ve deneyimli ellerde yan etkisi yok denecek kadar azdır.Ayrıca endoskopi sırasında alınan biyopsiler yardımıyla, eğer varsa, midede gastrit ve Helicobacter pylori varlığı da gösterilebilir.

Günümüzde peptik ülser tedavisi yeni keşfedilen asit salgısını azaltan, nötralize eden veya mukozayı koruyan ilaçlar sayesinde çok kolaylaşmıştır. Ancak başlangıçta iyileşme olsa da ülserin tekrarlama şansı vardır. Çocuklarda ve adolesanlarda tedavi edilen ülserlerin yaklaşık yarısı ilk bir yıl içinde nüks etmektedir. Bu durum özellikle Helicobacter pylori enfeksiyonunun eşlik ettiği olgularda daha sık görülür. Günümüzde Helicobacter pylori enfeksiyonu çeşitli antibiyotiklerin kombinasyonu ile % 90'ında tamamen tedavi edilebilmektedir. Gastrit veya peptik ülser tedavisinde sindirim sistemi kanaması veya delinmesi söz konusu olmadıkça yatak istirahati önerilmemektedir. Ancak dokuya doğrudan zarar veren aspirin ve benzeri ilaçların kullanımı yanında çay, kahve, biberli ve baharatlı yiyecekler ile kola gibi karbonatlı içeecekler de asit salgısını arttırdıkları için yasaklanır. Peptik ülserli gençlerde alkol ve sigara kullanımının da engellenmesi gerekir. Eskiden çok sık kullanılan sütün içerdiği fazla miktardaki kalsiyum ve protein nedeniyle asit salgısının arttırdığı anlaşılmıştır. Bu yüzden “süt diyeti” günümüz modern hekimliğinde artık kullanılmamaktadır.

Sonuç olarak artık gastrit ve peptik ülserin çocukluk çağında da oldukça sık görülebildiği ve Helicobacter pylori adı verilen bakteri enfeksiyonunun da buna eşlik ettiği iyi bilinmektedir. Kusma, tekrarlayan ve özellikle gece uykudan uyandıran karın ağrısı olan, sindirim sistemi kanaması geçiren veya kansızlığı olan çocukların gastrit veya peptik ülser açısından araştırılmak amacıyla mutlaka en kısa zamanda bir pediatrik gastroenteroloji merkezine götürülmesi gerekmektedir. Deneyimli bir pediatrik gastroenterolog tarafından çok kısa sürede yapılacak olan endoskopik inceleme sonrasında bu yakınmaların nedeni kolayca anlaşılabilecek ve tedavisi mümkün olabilecektir.ı geçen oranlarda tedavi edilebilmektedir. Böylece peptik ülserin nüksü ve kanama, darlık gelişimi ve delinme gibi nedenlerle ameliyat edilen olgu sayısı da oldukça önemli oranda azaltılabilmektedir.

Merhaba!

Takip edin...

Canlı yayın ve videolar başladı!

Tüm videolar

×